FENOMENOLOJİ NEDİR?
- Elif Rana YILMAZ
- 11 Ara 2022
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 May 2023

Fenomen üzerine gerçekleştirilen sorgulama ve araştırma çabasına “Fenomenoloji” denir. Fenomen; insanın duyu organları yoluyla doğrudan doğruya ve aracısız bir şekilde algılayabildiği her türlü nesne, varlık, olay ve olgulara karşılık gelir.
FİLOZOFLARA GÖRE FENOMEN

Platon – “Görünüşler dünyasındaki değişim gösteren varlıklar”

Kant - “İnsanın bilme sınırlarını oluşturan varlık alanı”

Edmund Husserl - “İnsanın duyuları yoluyla algıladığı değişim içindeki şeylerin, bilinçteki değişmeyen özleri”
__________________________________-
20. Yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilim ve düşüncelerdeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felsefe akımıdır. Husserl’e göre fenomenoloji, metafiziği sona erdirerek somut yaşantıya dönme ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapma iddiasıyla ortaya çıkar.
Bir felsefe akımı olan fenomenoloji, “Duyularla algılanan şey olan fenomen” ile ilgilenir. Edmund Husserl ve Martin Heidegger, felsefedeki akımın en önemli temsilcilerindendir.

Bu anlayışa göre yapılacak bir metin incelemesinde öncelikle araştırmacı kendi bilgilerini bir tarafa bırakmalıdır. Bütün ön yargılardan, öznel duygulardan, bireysel önceliklerden, ideoloji ve düşünsel sapmalardan kurtulması gerekir.
Sadece metin ve okur arasındaki sınırlanmış alan sayesinde metnin gerçek yapısı ortaya çıkabilir. Buna fenomenolojik indirgeme ya da paranteze alma denir.
EDMUND HUSSERL
8 Nisan 1859’da Moravya, Possnitz’de doğan ve 27 Nisan 1938’de Freiburg’da yaşamını noktalayan, özellikle fenomenolojik felsefesiyle tanınan ünlü Alman filozoftur. Husserl; Berlin ve Viyana’da matematik, fizik, astronomi ve felsefe eğitimi alır, 1883’ten itibaren matematiksel çözümlemeler içeren çalışmalarıyla da dikkat çeker.
1901-1916 yıllarında Göttingen Üniversitesinde matematik ve felsefe hocalığı yapar. Emekliliğinden sonra da üretkenliğini sürdürür. 1933’te Yahudi bir aileye doğmuş biri olarak ırkçı yasalar dolayısıyla Freiburg Üniversitesi kütüphanesinden kovulur, birkaç ay içerisinde de Alman Akademisinden ayrılır.

Edmund Husserl, Hegelcilik’in etkisini yitirdiği ve Yeni-Kantçılık’ın akademilerde etkili bir güç haline geldiği dönemde felsefeye yeni bir yön vermek ister. Amacı her şeyden önce, felsefeyi tabansız ön yargılardan kurtarıp ayakları yere sağlam basan bir araştırma yapısına kavuşturmaktır. Felsefeyi, içerisindeki tüm metafizik spekülasyonlardan ve bilimci ön yargılardan sıyırmayı arzu eder.

Yepyeni bir başlangıç yapmaya ve bu emek isteyen başlangıca uygun bir felsefe sistematiği oluşturmaya yönelir ve böylece fenomenoloji olarak bilinen felsefe hareketinin temelleri oluşur.
Yorumlar