top of page

ALINTILAR - HANGİ ATATÜRK (ATİLLA İLHAN)

  • Yazarın fotoğrafı: Elif Rana YILMAZ
    Elif Rana YILMAZ
  • 29 Ağu
  • 3 dakikada okunur
ree

“…Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatlarıyla, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?”

- Mustafa Kemal (6 Mart 1922)


“Devrimci şiddet, tarihsel meşruluk kavramının içindedir. Ondan ayrılamaz ki! Devrim, devirdiği iktidarın güçlerine yasallık tanımayacağı gibi, onu devirmek isteyenlere de hoşgörüyle bakamaz. Hiçbir devrim de bakamamıştır.”

- Atilla İlhan


“…Geçmişte, özellikle Tanzimat döneminden sonra, ecnebi sermayesi memlekette ayrıcalıklı bir yere sahip oldu. Ve bilimsel anlamda denilebilir ki devlet ve hükümet ecnebi sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık, her uygar ülke gibi, yeni Türkiye’de buna muvafakat edemez. Burası tutaklar ülkesi yapılamaz.”

- Mustafa Kemal


ree

“Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kafi değildir. Muhakkak ufkun ötesini görmesi ve bilmesi lazımdır.”

- Mustafa Kemal (1930)


“Atatürk’ü inkar etmek affedilemez büyük bir günah olur. Atatürk hiçbir şey yapmamışsa yeni bir Türk devleti kurmuştur. Bu Türk tarihinin en önemli olaylarından biridir. O tarihten sonra Türkiye kendi sınırları içinde bağımsız bir devlet olabilmiştir.”

- Zekeriya Sertel


“İsmet Paşa, yaradılışından mıdır, bürokratlığından mıdır, ülkemizde bürokrasinin etkinliğinden midir, nedense, sürekli olarak özgürlükleri denetim altında tutan bir rejimden yana olmuştur. Özellikle Mustafa Kemal devriminin asıl amacı, aşama aşama bütün özgürlükleri, bütün karşıtlıkları içeren bir hoşgörü ve serbestlik toplumuna ulaşmaktı.”

- Mustafa Kemal


ree

“Atatürk’ün İslam dinine ve din adamlarına karşı olduğu, resmi ideolojinin de onun karşıtlarının da (Türkiye’nin kurtuluşunu dinsel ilkeler çerçevesinde görenlerin de) özenle savundukları bir noktadır. Oysa her iki grup da yanılmaktadır. Atatürk yalnızca siyasal iktidarın dine dayalı olmasına karşıdır. Din adamları açısından da, bunlar ancak din adamı oldukları için siyasal iktidara ortak olmak isterlerse olumsuz bir tutum takınır. Siyasal iktidara el koymuş bir devrimci olduğu için bundan doğal bir davranış olamaz. Bir devrimciden meşru olmasını beklemek safdillikten başka bir şey değildir. Devrimci kendi meşruiyetini kendi gücünden alır. Atatürk de öyle yapmıştır. Onun başkaldırdığı Osmanlı düzenine göre meşru sayılması olanaklı değildir.”

- Dr. Emre Kongar

 

“Günümüzün değişen ve gelişen koşulları içinde Atatürk ve Atatürkçülük ne yazık ki, toplumun daha ileriye gitmesine karşı çıkanların, toplum bilimsel olarak ‘tutucu’ diye nitelenenlerin elinde bir silah olarak kullanılmak tehlikesi ile karşı karşıyadır. Büyük bir devrimcinin bundan daha büyük bir ihanete uğraması söz konusu olamaz. Bu tehlikeyi engellemenin birinci koşulu, Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü günümüz toplumunda doğru yere, layık olduğu tarihsel yere oturtmaktır. Yoksa ‘tek parti döneminin’, ‘otoriter rejim’ özlemlerinin yani bugünkü özgürlükçü demokrasiden geriye gidişin, gericiliğin simgesi olur çıkar Atatürk ve Atatürkçülük!”

- Dr. Emre Kongar

 

ree

“…Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, ulusu tutsak ettiren iç cephenin düşmesidir. Bu gerçeği bizden iyi bilen düşmanlar bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktalardır. Bugüne kadar başarı da kazanmışlardır. Gerçekten kaleyi içinden almak, dışından zorlamaktan kolaydır…”

- Mustafa Kemal (1927)


“Ben, yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli istiklal bence hayat meselesidir.”

- Mustafa Kemal


“Milletimizin kurduğu yeni devletin mukadderatına, muamelatına, istiklaline unvanı ne olursa olsun hiç kimseyi müdahale ettirmeyiz! Milletin kendisi, kurduğu devleti ve onun istiklalini muhafaza ediyor ve ilelebet muhafaza edecektir.”

- Mustafa Kemal

 

ree

“Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız, doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilatı ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır, hükümet millettir, millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları, kendilerinin milletten gayri olmadıkları ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.”

- Mustafa Kemal (1925)


“Şuur daima ileriye ve yeniliğe götürür dönüşsüz bir haslet olduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti halkı ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümeye devam edecektir.”

- Mustafa Kemal (1925)


“…Efendiler, görülüyor ki bu kadar kesin ve yüksek bir askeri zaferden sonra bile bizi barışa kavuşmaktan engelleyen nedenler, doğrudan doğruya ekonomik nedenlerdir, ekonomik düşüncelerdir. Çünkü bu devlet ekonomik egemenliğini sağlarsa o kadar güçlü bir temel üzerine yerleşmiş ve gelişmeye başlamış olacaktır ki artık onu yerinden kıpırdatmak mümkün olmayacaktır. İşte gerçek düşmanlarımızın istemedikleri, bir türlü onaylayamadıkları da budur. ”

- Mustafa Kemal


ree

“Memleketin temel sanayisinin kurulması bitmedikçe, her bakımdan, yürek istirahati duymamıza imkan yoktur.”

- Mustafa Kemal


“Ben, ordumuzun varlığını ve gücünü, paramızla orantılı bulundurmak görüşünü kabul edenlerden değilim: ‘Para vardır, ordu yaparız, paramız bitti, ordu dağılsın.’ Benim için böyle bir mesela yoktur. Efendiler, para vardır ya da yoktur, ister olsun ister olmasın, ordu vardır ve olacaktır.”

- Mustafa Kemal (1922)


“Efendiler, varlığımızı korumak, istiklalimizi sağlamak için, mevcut düşmanları görüyoruz ve bu düşmanlarımızın emellerini yakından biliyoruz. Ve düşmanlarımızın bu emellerini elde etmek için kullanacakları kuvvetleri de bilmekteyiz. Fakat düşmanlarımız ihtiraslarını bizim yok olmamızla sağlamak için ellerindeki kuvvetlerden hiçbirini kullanmıyorlar. Aksine, amaçlarına ulaşmak için keşfettikleri en güçlü araç, yine bizi birbirimize çarpıştırmaktan ibaret olmuştur.”

- Mustafa Kemal


ree

“Mustafa Kemal’in iç içe üç büyük eylemi var: Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı; padişaha karşı Demokratik Devrim, toplumun ‘Ümmet’ aşamasından ‘Millet’ aşamasına dönüşümü!”

- Atilla İlhan


“…O halde Türk aydınları, kendilerini sahiden Mustafa Kemal’in savaşçıları sayıyorlarsa, bir kere bilimsel olmak zorundadırlar, ikincisi dogmatik değil, diyalektik olmak zorundadırlar, üçüncüsü zaman içinde verilmiş hedefleri sık sık yeniden değerlendirmek; Çağdaş Uygarlık Düzeyi’nin hala aynı yerde mi yoksa başka yerde mi olduğunu saptamak zorundadırlar.”

- Atilla İlhan

 
 
 

Yorumlar


  • Instagram
  • X
  • Pinterest
  • Spotify
bottom of page